23 Aralık 2011 Cuma


geliyorlar! içime uzanan uzun bir yolculuğa başlamak için geliyorlar... kaçmam gerek kaçmalıyım... ellerimi tutuyorlar, çoktandır sana dokunmayan buz kesilmiş ellerimi ovuyorlar hep, limonlu ve tuzlu öpüşler bırakıyorlar ellerime, hiç istemediğim... beni sıcak göğüslerine bastırıyorlar durmadan nemli soluklarını duyuyorum yüzümde... bez bebekler gibi sarıyorlar beni, zıbın kesimlerinde açıyorlar kollarımı,sonra düşüveriyor ellerim kucağıma; öyle cansız ellerim; duruşlarıyla cevaplıyor onları, anlamıyorlar. ah bunalıyorum, sevmesinler istiyorum, hiçbirşey istemiyorum artık, bırakın beni! ağlamalarımın hırsızları teselli edecekler beni, alıp götürdüler bütün gözyaşlarımı; kendi gözlerine doldurdular, benim için akıtıyorlar, benim için ağlıyorlar bak! onca yağmacıları hayatımın hepsi burada; bana vermek istiyorlar beni, bende olmayan beni, geri!
ah geliyorlar, geliyorlar işte, penceremin gölgelerini çoğaltıyorlar, yüzlerce kolları olan ahtapotlar gibi sarıyorlar beni...
o bir dergide fotoğraflarını gördüğüm, yüzlerinin haritasındaki onca bunalım, anlaşmazlık, tedirginlik ve korkuyu bastırmak için dudaklarına bol bulamaç takındıkları ham gülüşlerini yanaklarına kadar çekeleyen, kendinde varamadıklarını başkalarında arayan psikolojik danışmanlardan birini mi getirecekler bana dersin? bana psikanalitik yaklaşımlarla yardımcı olacak yumuşacık sesli biri... davranışlarımın anlamını çözmek için hayat hikayemi öğrenmek isteyecek; bütün çok bilmişliği ile konuşturacak beni... ta çocukluk yıllarıma kadar gideceğiz, orada yatanları uyandıracak benimle ve bakalım hangi istasyonda ineceğiz? bakmışsın oturmuş seni anlatıyorum...
neden susuyorum bu kadar, anlayamıyorlar hiç; ben susmanın acemisiyim oysa...susmak mı bu dersin, düşüncenin sessiz çığlıkları mı yoksa?
neyle savaşacaklar şimdi benim topraklarımda, hayatım adına? seninle mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder