27 Aralık 2011 Salı


işte yine kurguladığım tüm görüntüler, kötü, sarı bir ışıkla aydınlatılmış gibi çirkin. kulağımı hazırladığım bütün o sözler sanki kötü vurgulamalarla, ifadesiz seslerle anlamsızlaşmış. bu ışık, bu sesler altında yaşayamam... yavaş yavaş ölüyorum. acaba öldüm mü diye nabzımı dinliyorum. farkediyorum, kalbim atmıyor artık, yerinde sayıyor, demek ki birşeyleri bekliyor. ölümü de hiç kimse bulamayacak. bu da farklı bir ölüm... hiçbirimiz, her birimizin yavaş yavaş öldüğünü bilemeyeceğiz...evet, ruhlarımız dolaşacak; ama ne cennette ne de cehennemde, hiçbir yer olan bu yerde...
şimdiye dek neden ölmediğimi düşünüyorum. çünkü hep kapımı açanlar oldu. bu hep böyle mi sürmeli diyorum, ölmemeyi kendi başıma beceremez miyim? insan hep açılan kapı seslerini kollayarak daha ne kadar yaşayabilir? hep böyle yapıyorum...kollamakla da kalmıyorum, kafamda her çeşidini tasarlıyorum... ama ne kadar güzeller, kendimi kutlamalıyım...kulaklarımı öyle güzellerine hazırlıyorum ki! belki gerçek dünyada hiç yok o sesler, hiç varolamayacak. ama bundan sonra da olmayacağına inanamıyorum her nedense. bu inancı desteklemek için, sözgelimi ben şimdi burada yakınıp durmak yerine kalkıp kapımı açsam, o tasarladığım seslerden biriyle, bal gibi vardır işte, diyorum. o zaman bir ses kötü gülüyor. evet bu ses te benim. duyan olur mu acaba, diyorum. ses yine gülüyor.niye bu sesi alıp kendime katmayayım? devam ediyorum... ne alıkoyuyor beni kendimi sokaklara vurmaktan? sokakların kapısı yok. ne uzun yolculuklara çıkabilirim, kimbilir açılması olan kaç kapı görürüm... elbet biri de gerçekten açılır... yerimden kalkıyorum, yürümeye başlıyorum... bir yandan da titreyen ellerime bu işin ne kadar basit olduğunu anlatıyorum. usulca mı yoksa gürültüyle mi açacaklarını soruyorlar, sinirleniyorum. yıllardır bu iş için hazırlandım, herşey kendiliğinden olacak diyorum. içimden de eğer böyle titrerlerse beceremeyecekler diye geçiriyorum. sonra titremeleri geçsin diye düşlerimizin hepsi bizi bekliyor dışarıda diyorum. yararı oluyor. kapıyı başarıyla açıyorlar... evet, çıkan ses tasarladıklarımın en güzeli... dışarı çıkıyorum... düşlerimin hepsini tek tek topluyorum, önce kapımın önündekileri, sonra tüm kapalı kapılar önünde bıraktıklarımı, hepsini içime alıyorum. artık yolculuklara hazırım..çok uzaklara giderim, çok yakınlarda dolaşırım, ama kendimden uzaklaşmam hiç, belki senden de....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder